Vücudumuzun sahip olduğu enerji dengesinin bozulması obeziteye yol açar. Eğer kişi yaktığı kaloriden daha fazlasını vücudunda depolamaya meyilli ise, yani kişinin günlük tükettiği kalori aldığı kaloriden az ise, bu fazla kaloriler vücutta yağ olarak depolanır.
En genel haliyle, aşırı yağlı gıdalarla beslenenler tokluk hissine kavuşmadan sürekli yeme arzusu duymakta, gereğinden fazla enerji almakta ve depolamaktadır.
Bunun dışında çeşitli davranış değişiklikleri, fizyolojik, psikolojik, genetik, tıbbi ve endokrin nedenler de obezitenin oluşumunda etkili olmaktadır.
Kişinin obeziteye sahip olup olmadığını ölçmek için yapılan en yaygın ölçüm, Vücut Kitle İndeksi (VKİ) ve bel çevresi ölçümüdür.
VKİ, vücut ağırlığının (kg), boyun karesine (m²) bölünmesi ile hesaplanır. Bu değer yaş ve cinsiyetten bağımsızdır.
Uzmanlar, VKİ değerlerini, düşük kilolu, normal kilolu, fazla kilolu, obez ve morbid obez şeklinde sınıflara ayırmıştır. Normal ve fazla kilolu bireyler etkin diyet ve egzersiz yöntemleri ile kilo verme yöntemleri seçebilir.
Obez ve morbid obez hastalar ise, uzman doktorlar tarafından detaylı bir muayene ve teşhisin ardından, gerekli görüldüğü takdirde cerrahi ve endoskopik tedavi yöntemler yardımıyla acilen tedavi edilmesi gereken tipte hastalardır.
Vücudumuzda depolanan fazla kalorilerin yakımı ya da iştahın ilaç yoluyla kontrol altına alınması için tam anlamıyla sonuç veren bir ilaç tedavisi yoktur.
Vücudumuzun tüm fonksiyonlarını yöneten beynimiz son derece karmaşık bir organ olup, komplikasyonlara maruz kalmadan mide üzerinde iştahı baskılayacak bir tedavi yöntemi ne yazık ki mevcut değildir.
Bu sebepten ötürü bazı ilaç tedavileri hızlı sonuç verse bile, hasta kişi sağlığından çok daha büyük ödünler vererek tedavi olmak isterken zarar görebilmektedir.
Obezite cerrahisi, dünyada 1950’lerden bu yana üzerinde tecrübe edilerek ilerlenmiş bir alan olup, bu alandaki tedaviler bilhassa son 10-15 yıldır başarılı sonuçlar alınmasını sağlayabilecek medikal teknolojik seviyeye gelmiştir.
Fakat unutulmamalıdır ki, nasıl ki her cerrahi operasyonda riskler bulunduğu gibi, obezite cerrahisinde de riskler bulunmaktadır. Bu nedenle ameliyata karar vermeden önce bu alanda kıdemli bir doktorun uzmanlığına başvurulması şarttır. Obezite ameliyatları kesinlikle estetik amaçlarla yapılmamalıdır. Eğer hastanın VKİ değeri 35 kg/m2 den fazla veya VKİ değeri 30-35 kg/m2 olup obezite hastalıkları bakımından risk varsa bu tedavi yöntemi düşünülebilir. Ayrıca bu tedavi yöntemiyle hipertansiyon, Tip-2 diyabet, yüksek kolesterol, non-alkolik yağlı karaciğer hastalığı ve obstrüktif uyku apnesi gibi farklı metabolik hastalıklar da çözüme kavuşabilir.
Obezite Cerrahisinin en yaygın formları ise Laparoskopik Tüp Mide / Mide Küçültme, Laparoskopik Roux en Y Gastrik Bypass / Mini Gastrik Bypass, Laparoskopik Duedonal Switch ve Endoskopik Mide Balonu uygulamasıdır.
Hangi prosedürün size uygun olduğunu belirlemek amacıyla bizimle iletişime geçebilirsiniz.